DİĞER
Ayşe Düzkan: “İnsan, umut eden hayvan değildir. Her zaman umut etmesek de olur. Umuda çok anlam yüklendiğini düşünüyorum ve çok da umutlu olduğumu söyleyemem tabii…”
Dilin kendisiyle uğraşan, Türkçe üzerine düşünen bu iki ismin bir biçimde Kürtlerle dayanışmak zorunda hissetmeleri nasıl bir tesadüftür? Yoksa Türkçenin kaderi, zorunlu olarak Kürtçenin kaderine mi dolaşıktır?
Burcu Karakaş, 90’lı yıllarda devlet dilinin baskın sesi altında yapıl(amaya)n gazeteciliği, Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın adlı kitabında tartışmaya açıyor. Karakaş'la geride kalan 30 yıla ve bugüne baktık, değişen bir şey yok...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık